Unutulmuş dünyanın kurtarıcıları kim?
Büyük bir görsel
yetkinle çekilen ‘Oblivion’ insanların artık terk ettiği dünyadaki iki kişilik
bir bakım takımına verilen görevin hikâyesi. Tabii işler bekledikleri gibi
gitmiyor. Aktörlükteki 30. yılına giren Tom Cruise’un başrolünde olduğu bu
kıyamet-sonrası filmi bilimkurgu sevenleri yine memnun edecek bir yapım.
Kaan Kavuşan
Bomboş kalmış bir gezegen. Mavisi nükleer savaşla sarıya
boyanmış; çöle dönmüş, uzaylı bir ırk tarafından istila edilmiş bir dünya.
Gerçeklik içinde kaybolmuş görünen çorak topraklar ve çorak toprakların
üzerinde gezen, yeni umutları yeşertmek için köşede bekleyen bembeyaz bulutlar
arasına saklanmış gök istasyonları. Dünyayı tekrar yaşanabilir bir yer yapmak
için çalışan tesisler ve bakım personeli olarak çalışan iki sevgili; dünyadaki
son insanlar; Tom Cruise’un canlandırdığı Jack Harper ve Andrea Riseborough’un
canlandırdığı Victoria. Ve Jack Harper’ın rüyalarında sürekli gördüğü Julia
yani Olga Kurylenko. İşte Oblivion’da tasvir edilen kıyamet sonrasındaki yalnız
dünya, böyle bir dünya.
Büyük oranda geçmişin kalıntıları arasında dolaşan Jack
Harper, bulduğu kitapları topluyor, eşyaları yanına alıyor ama hatırladıkları
şeyler de var. Hem de savaştan 60 yıl sonra olmasına rağmen… Tabii bu arada
‘Yağmacılar’ adı verilen uzaylı gurubuna yakalanmaması gerek ve onu öldürmek
yerine neden yakalamak istediklerini anlamak… Ve pek tabii rüyalarında sürekli
gördüğü Julia’nın gizemini çözmek…
Joseph Kosinski’nin aynı isimle kendi yazdığı çizgi romandan
uyarladığı ‘Oblivion’ ikinci filmi ve yine bir bilimkurgu. ‘Tron
Legacy’nin yönetmeni’ sıfatıyla afişte yer alan Kosinski, büyük bilimkurgu
filmlerinden izler taşıyan, onların mirasını harmanlayan bir anlayışla filmi
oluşturmuş. ‘Moon-Ay’, ‘Omega Man-Son Adam’ ve hatta Matrix’ten izler taşıyan
bu film, oldukça dinamik kamera hareketleri ve görsel açıdan kuvvetli mekân
tasarımlarıyla destekleniyor. IMAX teknolojisi sayesinde özellikle Jack
Harper’ın kullandığı uçuş aracı ve güvenlik dronlarının (sadece göz ve silahtan
oluşan güvenlik robotları) uçuşları sanki siz de onlarla beraber uçuyormuşsunuz
hissi veriyor. İlk dakikalarda tempo biraz düşükken bu görüntüleri sıkça ekrana
getiren yönetmen sıkmamayı bu hissi vererek başarıyor. Ayrıca Olga Kurylenko’nun
da aracın içinde olduğu anlara dikkat etmek isteyebilirsiniz. Çünkü Kurylenko çekimler
sırasında araçtan çok korktuğu için gerçek ifadeleri kameraya yansımış.
Filmin ilk yarım saatinin ardındansa tempo oldukça
yükseliyor, Jack Harper’ın savaşı başlıyor. “Ancak görsel efektli filmleri
sinemada izlerim” diyenler Oblivion’dan istediğini gani gani alacaktır.
Aktörlükteki 30. Yılına giren 51 yaşındaki Tom Cruise’un vasat mimiklerine rağmen,
hâlâ bu kadar hareketli olabilmesi de ayrıca ilginç. Yıllardır
karşımızda olmasa bu performansla orta yaşlarına yeni girmiş 30’larında bir
adam olmadığına kimse bizi inandıramazdı. Olga Kurylenko oldukça saf suratı ve
güzelliğiyle filme bir hüzün katmayı başarmış. Andrea Risenborough ise tam da
‘gözleri fettan güzel.’
Filmin senaristi Michael Arndt ise son yılların en parlayan
senaristlerinden biri. Oyuncak Hikayesi 3 ve Küçük Günışığım filmlerin yazarı
ve ilerleyen günlerde Açlık Oyunları’nın 2. filminin dışında yedinci Yıldız
Savaşları filminin de senaryosunu yazacak.
Filmle ilgili mutlaka bahsedilmesi gereken şeylerden biri de
müzikler. M83 grubundan Anthony Gonzales’in Joseph Trapanase ile birlikte
yazdığı film müzikleri filmin rüya vari atmosferine gerçekten çok uyumlu ve
gösterim sırasında da oldukça beğenildi. Eleştirmenlerse bilimkurgu sevenlerin
bu filmi de beğeneceği fikrinde.
Yorumlar