1.
Ufak bir Kuzey Ege beldesinde ikamet ediyorum. Burada senelerdir bir kitapçı/kitabevi yok. Bir tane 'korsancımsı' bir yer var, senelerdir açık. Az ötede bir D&R var, bir de biraz ileride başka bir beldede, köklü bir kitapçının şubesi: Fiyatlar uçtuğundan beri D&R'a az gider olmuştuk, sonra da boykot muhabbetleri zaten; diğerine her zaman gidemiyorsun, ilaveten de artık etiket yapıştırmayı bile engelleyen bir fiyat curcunası. Anlayacağınız, elden, doğrudan kitap almak bir sorun burada. İnternetten artık kolay, genelde artık ordan alınıyor ama diğeri elbette farklı bir his. Sağa-sola gittikçe bu ihtiyacı gidersen de, yaşadığın yerde bunu gerçekleştirememek can sıkıcı. Neyse ki, bir seneyi aşkın bir süre önce, bir sahaf açıldı burada.
2.
Bir sahaf ya da sahafın sahibi ile kurulan ilişki çok farklı. Bununla ilgili yeni bir şey söyleyemem. Bu tip ilişkilere, ya da bu ilişkilerin kurulduğu ortamlara hep gıpta etmişimdir, fakat yaşadığım yer gereği böyle bir şeyin içine girmem imkansızdı adeta.
Açıldıktan bir ay sonra haberim oldu. Haberdar olduktan da anca bir hafta sonra gidebildim. Gitmeden evvel Nadir Kitap'taki sayfasına baktım ama, hazırlıklı gittim biraz. Gelin görün ki, geç gitmemin sonucunu da, aradığım kitaplardan birini kaçırarak gördüm.
3.
Banu Karakaş'ı bir süredir Instagram'dan takip ediyordum. Kendisiyle birkaç kez mesajlaşmış, bir şeyler sormuş, Ecinniler dergisinin 22-23. sayısında yer alan Alejandro Zambra röportajı vesilesiyle de teşekkürlerimi iletmiştim. Bir süredir Güney Amerika'da yaşayan --yaşamakla kalmayıp oranın tadını çıkaran, nasıl bir yerde yaşadığını buraya/takipçilerine yansıtan, oralarla burası arasında 'köprü' kurmaya çalışan, kültürel bağları sıkılaştırmaya uğraşan-- bir çevirmen olarak elbette ilgi çekici bir karakter kendisi. Bu yıl başlarında, çevirdiği ve yakında yayımlanacak bir kitaptan bahsetmeye başladı, hesabında. Mart ayında da piyasaya çıktı o kitap. Ne hakkında olduğunu görür görmez zaten hemen not aldım.
4.
Buenos Aires'ten bir sahaf. Aristipo Libros. Sahibi, Patricio Rago adında biri. Kitabı okumaya başlamadan, sahafın içini görme imkanı buldum, Banu Hanım'ın paylaşımları sayesinde. Çünkü partiler düzenlenen bir yer burası. Ayda bir miydi, unuttum süresini.
Kitap benim elime, çıktıktan 3 ay sonra geçti. Ama, sahafın sahibi olan arkadaşa anlatmak ve önermek için, bana ulaşmasına lüzum yoktu. Önden reklamını yaptım yani, bir parti. Neyse, kitabı içeren sipariş bana ulaştı. Hemen başladım. O gün bitirmemek için, yarısında falan durdum. O akşam da tesadüf, sahafa gittim. En üst mertebeden övdüm bu kez, epeyce bir anlattım. Kitabı ertesi gün bitirdim. Sahafa sonraki gidişimde gene övdüm. "Tam senlik. Sevmeme ihtimalin yok. Tıpkı senin burada anlattığın tiplerden var." Cidden, oraya gidip-geldiğim bir yıllık sürede, dükkan sahibi arkadaşın anlattığı profil ve hikayelerin bazen çok benzeri, bazen de aynısı, Patricio'nun hikayelerinde yer alıyordu.
O da kitabı sipariş etti. Kitap geldi. Okumaya başladıktan hemen sonra ben sahafa gittim ve ne demek istediğimi çoktan anlamıştı bile. Önerinin ciddiye alınması, yerine getirilmesi ve ne dediğinin anlaşılması: Üçünün keyfini bir arada yaşadım. "Ben mesaj atarım bu arkadaşa," demişti. Attı mı bilmiyorum ama, bunu söylemesi dahi yeter de artar.
Bazen böyle şeyleri çok hafife alıyoruz lakin, Arjantin'den bir sahafın başına gelenleri kendi dilimde okumamı sağladığı için, Banu Karakaş'a müteşekkirim açıkçası. İspanyolca çalışsam da bir süredir, kitap okuyacak kadar yetkinleşir miyim, emin değilim.
5.
Kitapyurdu'na girip de kitapla ilgili yorumlara baktığınızda iki tane görüyorsunuz. İkinci yorum, Şeref Özsoy imzasını taşıyor. Şeref Özsoy (da) bir sahaf dükkanı sahibi. Ve de, Kitap Hikayeleri isimli bir kitabı mevcut. Dilimizde örneği pek az olan türden bir kitap. Kendisinin Nadir Kopyalar hakkındaki yorumu şu şekilde:
6.
Kitaplığımda sahaflarla ilgili kitaplar mevcut, son birkaç yılda aldım hepsini. Henüz hiçbirini okumaya başlamadım ama onları gördükçe bile ağzım sulanıyor. Bir tanesi şu. Biri de şu. İki tanesiyse birer kişiye mahsus: Etem Coşkun ve Raif Yelkenci. İlk kitaptakiler zaten bu işin 'üstat'ları hakkında. Diğerleri de uzun süreler bu işi yapıp ustalaşanlar hakkında. Zaten, 'sahaf' dediğimiz zaman, aklımıza en azından orta yaşlı biri gelir. Bir görmüş-geçirmişlik vardır, tecrübe mevzu bahistir. Patricio tam olarak böyle biri değil, maksimum 35 falandır. Bizim buradaki sahaf arkadaş da o civarda. Bize bu hikayeleri anlatanın nispeten 'genç' biri olmasının, anlatılanların bize yansımasında farklı bir etkisi var. Genç ve de biraz 'serseri' bir var karşımızda. Ya da 'zibidi'. Eğer bunları daha yaşlı biri anlatsa, belki gereksizce didaktik bir ton içerecekti hikayeler. Ama, Patricio'nun anlattıklarını okuyunca, gözleri fıldır fıldır dönen birini görüyoruz. Buralarda pek olmayan türden.
7.
Her kitapta, bir şeyler anlatırken/anlatmak isterken başka şeyler de anlatırsınız. Ama bazı kitaplarda bu 'daha da' böyledir hani. Bu hikayeleri yazarken Patricio'nun aklında Buenos Aires'i de anlatmak var mıydı bilmiyorum ama, onu da aradan çıkarmış. 200 sayfa bile etmeyen bir kitabın bunu da içermesi az iş değil. Patricio oradan oraya koşturdukça, ben de her seferinde 18 Aralık 2022 tarihine gittim geldim. Dükkana girince karşınıza bir Maradona forması çıkıyor hemen, mesela. Messi forması da gördüm gibi hatırlıyorum ama sonradan bakınca görüntülerde bulamadım. Onu bizzat sormam lazım bir ara.
8.
Bizim sahaf henüz parti düzenlemekten uzak bir konumda. Ana cadde üstünde ufacık bir dükkan. Evi depo gibi, orası da gittikçe doluyor. Daha büyük bir yer lazım, fakat henüz bulamadık. Daha merkezî bir yer lazım aynı zamanda ama o daha da zor iş. Ufaklığını sorun etmesi, müşterilerin rahatça gezememesinden. İki kişi girince trafik kilit. Dükkanın önüne birkaç masa atma niyeti vardı, yan taraf cafe haline gelince buna gerek kalmadı. Eğer uygun dükkan bulamazsa, işi sadece evden sürdürme niyeti var. Bilenleriniz vardır, NadirKitap'ta böyle çalışan çok kişi/dükkan mevcut. O şekilde de işini görür, fakat buraların, bu dükkana ihtiyacı var. Her ne kadar eskisi kadar okunmasa da, fiyatlar arşa çıksa da, niteliksiz kitaplar daha revaçta olsa da, burasının bir sahafa/ikinci el kitapçıya ihtiyacı var.
9.
Banu Hanım'ın geçen gün paylaştığı bir Instagram 'story'sine göre, Patricio'nun romanı çıkacakmış. Umarım onu da dilimizde okuyabiliriz. Kitapyurdu'nda 'Nadir Kopyalar'ın satış rakamı, an itibariyle 108. Fena değil gibi. Bunun bir hesaplaması vardı, orada görünenin 4 katı mı sayılıyordu yayın dünyasında neydi, tam anımsayamadım. Doğru hatırladığımı varsayarsak, yaklaşık 500 eder. Yeni kitabın çevrilmesine ikna olmalarına yeter mi, onu bilemem. Şu tip yazılar, kitabın satışına katkıda bulunuyor tabii.
10.
Kitaplığımda, okumak, okur olmak, yazmak, yayıncılık, editörlük, sahaflar/sahaflık gibi konulara dair kitap sayısı, üç rafı ancak buluyor. Elbette hepsi benim elimde yok ama, en fazla 1-2 raf daha edecek kadar vardır. Şurada yeni bir örnek var. Görünüşe göre epey de satıyor. Bu tip kitapların daha çok yayımlanmasına/çevrilmesine ön ayak olur mu? Umarım.
Yorumlar