Mini Sözlü Tarih: The Wire'ın Oyuncuları Nasıl Seçildi?



The Wire bir kurgu eser, ama gerçeklere dayanıyordu -- David Simon'ın gazetecilik, Ed Burns'ün ise polislik yaptığı günlere ve bilinen birçok meşhur karaktere dayanarak yaratılmıştı. Dizinin yaratıcıları, oynadıkları role ilham veren kişileri tanımayan oyuncuları seçtiler. Bu sözlü tarih, yapım sürecindeki oyuncu seçimi ve eşleştirme ile oyuncuların, oynadıkları rollerin gerçek hayattan alındığını yavaş yavaş fark etmelerini anlatıyor -- aynı zamanda dizide de oynayan gerçek Çavuş Jay Landsman karakterinden esinlenen kurgu Çavuş Jay Landsman karakteri dahil.



Michael Botts (Brother Mouzone): Aslında ilk casting sürecinde Alexa Fogel beni Bubbles rolü için getirmişti. Bu gerçekleşmediği için memnunum, çünkü Andre Royo inanılmazdı. Harika bir iş çıkardığını söyleyebilirim, çünkü dizide ne olup biteceğini anlamak için oradan izlemeye başladım. Alexa insanları ikna edip bu dizinin oyuncularını bularak mükemmel bir işe imza attı.

Michael Kostroff (Maurice 'Maury' Levy): Benim hikayem çok kendine has, çünkü kız kardeşim yapımcılardan biriydi. Böyle olunca da insanlar benim deneme çekimlerine katılmamamı buna bağlamışlar, ama alakası bile yok. Kardeşim beni, bir bölümdeki ufak bir rol için önermiş. Ben de deneme çekimine katıldım, ama seçilmedim. Sonra da sanırım, David Simon beni Levy rolü için önermiş.

Doug Olear (FBI ajanı Terrance 'Fitz' Fitzhugh): Beni işe almışlardı ama 11 Eylül'den önce seçmelere katılmıştım. 11 Eylül'den sonra FBI'ı değiştirdiler. David Simon'dan, rolümün biraz azaltılacağına dair bir telefon aldım, çünkü onlar artık terörizm karşıtlığına odaklanmışlardı, dizideki gibi uyuşturucu işine değil.

Frankie Faison (Komiser Ervin Burrell): Ben aslında Daniels'ı okumuştum, çünkü bana daha ilginç gelmişti, tabii sadece pilot bölüm için; yani aslında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Günün sonunda Burrell'in benim için çok uygun olduğuna, Daniels'ın da Reddick'e göre olduğuna karar verdim. Her şey yolunda gitti.

Seth Gilliam (Çavuş Ellis Carver): Ben aslında Stringer Bell rolünü okudum. İlk bölümü ve deneme çekimlerini yöneten Clark Johnson, benim çok zeki bir aktör olduğumu söylemişti. Aslında karakterlerden birinin fiziksel tanımına uymuyordum. Ben de senaryoyla ilgili farklı bir okuma yapıyordum. Ama evet, esasen Stringer'ı okudum, ve sonra beni Carver için çağırdılar. Sanırım o rol kısa ve sağlam olarak tanımlanmıştı, yangın musluğu gibi, kaslı bir tip. Bende hiçbiri yoktu.

Wendell Pierce (Detektif William 'Bunk' Moreland): Gerçek Bunk, Oscar 'Rick' Requer'i biraz uzaktan gördüğümü hatırlıyorum. Sokağın karşısından ben ve McNulty'yi çekiyorlardı. Ağzında puroyla arabayı yanaştırdı. 15 metre falan ilerideydi, arabadan indi, kısık gözle bakarak sokağın karşısına geçti, neredeyse "N'apıyonuz burda amına koyim?"der gibi, şüpheyle kafasını yana doğru eğdi. Sonra da geri arabaya binip gitti. O gün dehşete düştüm ve beş yıl boyunca adamla konuşmadım. Arada mesajlaşıyorduk.
"Nasıl gidiyor?" "İyi."
Bu kadar. Onun yorumunu duymaktan korkuyordum. Hani böyle, "Ne yaparsam yapayım, bana berbat olduğumu söyleyecek" falan.

Bir ara berberde "Duydunuz mu, gerçek Bunk emekli oluyormuş" gibi laflar döndü. Ben tabii hemen "Harbi mi? Ne zamanmış?" diye sordum. Bir tanesi "Yakında, o zaman burada olman lazım" dedi. Tek bildiğim buydu. Eleştiriyle yüzleşmek için tüm cesaretimi topladım --ki bekliyordum-- ve koridora girdim. Oradaydı, 15 metre ötemde, gözleri yine kısmış, kafa yanda. Ona doğru yürüdüm ve "Bunk, beni ünlü ettin" dedim. Kocaman bir gülümsemeyle geldi ve bana yaramaz oğluymuşum gibi sarıldı. Beni hemen programa dahil ettiler. Emeklilik partisinde bir konuşma falan yaptım. Ve o zamandan beri, diziyi çektiğimiz dönemkinden daha sık görüşüyoruz.



David Simon (dizinin yaratıcısı): Planlı bir şey değildi. Olay yeri sahnesindeydik, şu ilk bölümdeki. Bakım görevlisinin öldüğü sahneyi çekiyorduk. Büyük Lincoln durdu ve Rick Requer arabadan indi. "Olaya bak, Bunk ile Bunk tanışacak." Eğlenceliydi. Birden oluverdi. Baltimore ufak bir şehir. Kesinlikle planlanmamıştı.

Clarke Peters (Detektif Lester Freamon): Wendell'in onunla tanışmak istediğini ve buna ihtiyacı olduğunu biliyordum. Sanırım o ve gerçek Bunk biraz takılmış. Ben bunu yapmadığıma sevindim, çünkü karaktere kendi kişiliğimi ekleyerek ve yerel yönetimle ilgili kendi soruşturmalarımı yaparak Lester'a yakın bir şey ortaya koyabildim.

Deirdre 'Dede' Lovejoy (Savcı yardımcısı Rhonda Pearlman): David Simon'a Rhonda karakterinin kimden esinlendiğini sordum, çünkü öyle birisi vardı, birkaç sezon sonra onunla tanışmıştım; ama bizim gerçek karakterlerle tanışmamızı istemiyordu. Önümüzde neyin olduğunu bilmemizi istemiyordu.

David Simon: Onlar gibi olacaklardı ve bu bazen bir aktörü bitirir. Sizin yazmadığınız şeyleri benmserler. Olması gerektiğini düşündükleri karakter olmaları ve bunun peşinden koşmaları daha iyi. Bir tarihî dizi yapmadığınız sürece. Lyndon Johnson ya da Martin Luther King'i oynamadığınız sürece. Öyleyse, tamam, kasetler üzerinden çalış, çünkü herkesin tanıdığı birisini canlandıracaksın. Aktarabileceğiniz gerçek ve çekici bir şeyler bulun.

J.D. Williams (Preston 'Boadie' Broadus): Sete ilk gittiğimde Nathan 'Boadie' Broadus hakkında biraz bilgi edinmiştim. Sonra, sanırım ikinci sezondu, kendisi sete geldi. Fırsat buldukça sete gelmeye başladı ve onunla vakit geçirme imkanı buldum, etrafta dolaştık. Çok neşeli, eğlenceli, akıllı bir adam. Bana dizidekine benzeyen ya da benzemeyen gerçek hikayeler anlattı, başka şeylerden bahsetti; bacağını nasıl kaybettiğini ve cinayetler için nasıl yargılandığını anlattı. Benim için harika bir deneyimdi. Birçok karakterin ondan izler taşıdığını bilmeme rağmen, onunla tanışmadan önce yarattığım Boadie'yi görmek benim içim çok güzeldi.

Jay Landsman Sr. (Teğmen Dennis Mello): Delaney'yi sevmiştim. Yüzyüzeyken her şey iyiydi. Ama televizyondaki röportajlarda "Jay Landsman olayı anlamamıştı, çünkü profesyonel bir oyuncu değil" derken gördüm. Sette arkadaştık, bana hiç böyle bir şey demedi. Dürüst olmak gerekirse kendisi iyi iş çıkarmıştı. Ama buna anlam veremedim. Beni küçük düşürdü diyebilirim. Neden böyle bir şey yaptı ki? Bunu hak etmemiştim ve bence rolünde gayet iyiydi.

Delaney Williams (Çavuş Jay Landsman): Bir aktör, Oyuncu seçiminden sorumlu olanlar "50 yaşlarında, beyaz, erkek" der. Ve sonra senaryodaki diğer açıklayıcı öğeler gelir. Eğer orada "50 yaş, beyaz, erkek" diyorsa --benim gibi yani-- orada benim bir şansım olmaz; çünkü yeter kadar açıklayıcı değil. Sonraki kelimeler, 'obez', 'geniş', 'tıknaz' gibi kelimeler veya 'kalp-krizine-az-kalmış', 'felaket' ya da 'aileye almayacağınız biri' falan olmalı. Bunun gibi bir şey. Daha açıklayıcı olmalı yani. Bu, bir şeyi söylemenin uzun bir yoludur; birinin ne olması gerektiğini önceden belirleyeceğini biliyorsun. Çalıştığım zaman böyle oynarım ve oynadığımda da iyi oynarım. Böylece uzunca bir süre, bu rolde iyi bir performans gösterdim.

Jay Landsman Sr.: Jay Landsman karakteri sürekli porno dergi okuyor; şöyle diyeyim, ister inanın ister inanmayın, hayatımda öyle bir şey yapmadım. Belki namusluluk taslıyorum ama, hiç yapmadım. Ama bir gün, ofiste ayakta dururken, ellerinde Playboy dergisi vardı. Orta sayfada 50'li yaşlarda, 'Jake LaMotta'nın eşi' isminde biri vardı. Bunu biraz garip bulmuştum, çünkü hepimiz ayakta durmuş bir porno dergiye bakıyorduk ve orta sayfada Jake LaMotta'nın eşi vardı -- o da 50 yaşında falandı ama harikaydı. Orada ayakta dineliyorduk; tanrım, orta sayfayı geçer geçmez, koridordan amirin geldiğini gördüm ve o anda bir porno dergi okumaktaydım. İçimden "Tamam, panik yapmayacağım" dedim. Odaya girip de muhabbeti duyduğu gibi ben dergiyi katlayıp "Buyrun, derginiz" diyerek uzattım. Sonra o bile gülmeye başladı.

Delaney Williams: Aynı frekansta değildik. Kafalar uyuşmamıştı.

David Simon: Onu evcil bir kedi yaptık ama o aynı zamanda kendi adamlarını koruyan, hattâ bir noktaya dek McNulty'yi de koruyan biriydi. Dürüst bir görevli, dürüst bir bürokrat, dürüst bir karakter ve ayakta kalabilen biriydi. İşini hakkıyla yapan tüm bürokratlara saygım var. Şehir bürokrasisini, görevlilerin, işlerini maaşları için yerine getirdiğini öğrenecek kadar takip ettim.  Şehrin yönetilmesini sağlayan budur. Jay, amirleri ve astları arasında bir nevi yarı-geçirgen bir engeldi ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

(Orijinali için şu taraftan.)

Yorumlar