Muz Kabuğu


Kimi yazarların büyüklüğünü, önemini yahut etkisini, onun kitaplarını okumadan da bilirsiniz. Kendi çapınızda bir saygınız vardır. Şu anda ilk aklıma gelen Proust mesela bu konuda. Henüz okumadım. Okuyamadım. Malum. Belki hiç okuyamayacağım. Fakat bir muhabbette filan, dayıdan bahsederken, edebiyat tarihindeki ve okurlar gözündeki yerine göre cümleler kurarım. Hatta ben okumamama karşın, Kayıp Zaman İçinde'yi okumaya yeltenen adama da büyük hörmet ederim. Okuduysa zaten neler neler... Ya da Joyce. Ulysses. Ki o çok zor. İşin içinde dil faktörü büyük yer kaplıyor.

Salinger da bunlardan biriydi benim için. Holden'ı gıyaben tanırdım. Okuyanların ne denli onu sevip önemsediğini görürdüm. Uzun zamandır inzivada olduğunu bilirdim. Veya Çavdar Tarlasında Çocuklar'la alakası olan katillerle ilgili haberleri duyardım. Bir gün Salinger okuyacağımı, okumam gerektiğini de biliyordum. Biraz geç kaldım ama sanki. Kendisi vefat ettikten sonraki bahar Salinger seferine başladım. 2 günde bitti Çavdar. Bittikten sonra, neden bu kadar geç kaldığımı kendime sormaktan, kitaptan aldığım tadı anlamadım. Çok önemli değil belki ama, o hala yaşıyorken kitaplarını okumaya başlamayı isterdim. Bunu nasıl tanımlarsanız artık.

Arkası geldi tabii: hemen diğerlerine giriştim. Zaten "maalesef", kitaplarının sayısı ve isimleri hakkında derin araştırmaya da gerek yok. Çavdar'ı okumaya başlamadan evvel, diğer üçünü de öğrenmiştim. Topu topu 4 kitap.
Hepsi bittikten sonra, neden bu adamdan bu kadar söz edildiğini, okur milletini bu kadar etkilediğini, yıllardır ortalarda görünmemesine rağmen ölümünün bu kadar yankı uyandırdığını anlamıştım.

Ben yine -biraz daha- şanslıyım, başkaları muhtemelen daha uzun bekledi: 2011 yazında internetten yeni çıkanlara bakarken, kapağında Salinger silueti olan bir kitap gördüm. Neler oluyor" filan derken, bir baktım ki Sel Yayıncılık'tan çıkan bir Salinger biyografisi. O anda tura çıkmış olabilirim. Tek başıma sokaklara dökülmüş olabilirim. Fakat çıktığım meçhul olan turdan dönüp fiyatı görünce, hüsrana uğradım. Kitap tam 30 milyondu. Tamam "helali hoş olsun"du ama, sonuçta öğrenciyiz, pat diye onu çıkartıp veremezsin. Ki netten indirimle alsan bile, yine pahalıya kaçıyor.

Bildiğim kadarıyla, Türkçede Salinger ile alakalı böyle başka bir kitap yok(tu). Ki ayrıca, kitabın tanıtım yazısında da "ilk kapsamlı biyografisi" ibaresini okuyunca, merak iyice... Kitaba kavuştuğumda, yeni bir yıla girmiştik. Belli bir "hasret giderme" duygusu aşılayacağını tahmin ediyordum. Ama ne kadar iyi veya doyurucu olabilir, emin değildim. Kitap hemen bitmesin diye gıdım gıdım okumaya çalıştığımı farkedince emin oldum.

Bundan daha iyi, daha kapsamlı, daha verimli, daha doyurucu bir Salinger biyografisi nasıl olabilir, bilemiyorum. Hem çok iyi bir Salinger biyografisi, hem de eserleri hakkında çok isabetli çözümlemelere, yorumlara yer veren bir nevi "Salinger yazını analizi kitabı". Ölümünden beri kafalarda "acaba inzivadayken yazdıkları şimdi yayınlanacak mı?" benzeri cümleler var. Bu kitabı okumayan Salinger hayranları, bir Salinger yapıtı olmasa bile bu kitapla bir süre "idare edebilir" belki. En azından belli dozda "Salinger" aşılayacaklar bünyeye.

Yazarın sorunlu eğitim dönemi, edebiyat dünyası'na girme çabaları, ilk kez öykülerinin yayınlanması, askerlik dönemi ve bu dönemin karakterine ve yazarlığına etkileri, sorunlu gönül meseleleri, yayıncı ve editörlerle bitmek bilmeyen savaşları, tanınma süreci, ünlü olmanın sürekli kaçınmaya çalıştığı etkileri, zirveye çıkışı, Amerikan toplumuna etkisi ve bunun geri dönüşleri, aile yaşamı, kendisini yazmaya adaması, ve hayatının ikinci yarısında tamamen toplumdan uzak, münzevi hayatı yaşaması. Hepsi gayet sade bir dille anlatılıyor.

Evet, fiyat çok tuzlu. Ama Salinger seven okurlar için, çok ağır tavsiye ettiğim bir kitap, Üzüntü, Muz Kabuğu ve J.D. Salinger. Zaten yazar hakkında bir şeyler okumak istiyorsanız, dilimizde başka kaynak da yok.


Alakasız gibi, ama eklemek istiyorum. Dün Tv'de Çemberimde Gül Oya'nın yeniden yayınlandığını gördüm. İzlerken de konaktaki dedenin Salinger benzerliğine yeniden şaşırdım. Yazı da aklımdayken, ve yine unutmadan kayıt düşmek istedim.

Yorumlar

Ceren Akyol dedi ki…
teşekkürler güzel yazı olmuuş
L dedi ki…
sağolun efem