Çeviri: Rap Tarihini Değiştiren Akşam

 



1988 yılında, Harvard'da eğitim görmüş Boston'lı iki beyaz genç tarafından kurulan The Source dergisi, 90'ların başlarında hip-hop basınının en çok rağbet gören yayınıydı ve her sayısı ayrı ses getiriyordu. Derginin rafları istila etmesiyle birlikte markayı daha da büyütecek bir fikir doğdu -- ödül vermek.

1991 yılında The Source, Yo! MTV Raps'in özel bir bölümünde ödüller dağıtmaya başladı ve üç yıl sonra tam teşekküllü bir yapım, Madison Square Garden'daki Paramount Tiyatrosu'nda yapılan bir sahne şovuyla tamamlandı. Ertesi yıl The Source aynı yere geri döndü, ancak hip-hop ortamı inanılmaz oranda değişmişti. Tupac vurulmuştu ve hapisteydi, Bad Boy en ünlü şirket konumundaydı ve hepsinden öte, Doğu Yakası-Batı Yakası rekabeti hararetleniyordu.

"Sanatçı olmak isteyen, yıldız kalmak isteyen ve yapımcının videoda, kayıtlarda dans etmesi konusunda endişelenmesi gerekmeyen kim varsa -- Death Row'a gelin!" 

Suge Knight'ın o gece söylediği meşhur sözleri, ölümcül bir savaşın ilk gerçek kurşunları oldu. Ama dahası vardı. Snoop Dogg'ın cümleleri de arkasından geldi: "Doğu Yakası, Dr. Dre ve Snoop Dogg'a hiç sevgi göstermeyecek mi?" Arkasından Diddy'nin atarlı cümleleri: "Ben Doğu'da yaşıyorum ve Doğu'da öleceğim." Outkast'ın yuhalanması ve Andre 3000'ın kehaneti: "Güney'in de söyleyecekleri var!" Ve ayrıca, o zamanlar pek bilinmeyen Boston'lı bir rapçi olan Raymond "Benzino" Scott'ın ilk dakikalarda görünüp ödüllerden birini takdim etmesi vardı -- onun perde arkasındaki varlığı, sonradan, derginin zayıf noktası olacaktı. 

O gece olanlar, yıllar boyunca hip-hop dünyasında yankı buldu. Doğu-Batı çekişmesi gerçek bir rekabete dönüştü ve Tupac ile Notorious B.I.G.'nin ölümleriyle zirveye çıktı. Rap'in güç dengesi, geçici de olsa Mason-Dixon Hattı'nın güneyine kaydı ve The Source, daha fazla ödül töreni ve daha büyük rekabetle, iyice devasa bir güç merkezi hâline geldi. 

Olaylı ödül töreninden 10 yıl sonra dergiyle yollarını ayıran eski sahipler, ilk kez bu konuda konuştular. 



 

Source Ödülleri nasıl başladı? 

David Mays: The Source Ödülleri 1991 yılında başladı. Yo! MTV Raps'in yöneticileriyle bir anlaşma yaptım ve Source ödüllerini verdiğimiz bir öğleden sonramız oldu. Birçok farklı sanatçı ödül aldı, bizim uydurduğumuz ufak ödüller. Onları aradık, gelip ödüllerini aldılar. O zamanlar The Source'un olayı, hip-hop kültürünün hızla genişlediği, hızla ticarileştiği, hattâ küreselleştiği bir çağda onu savunmaktı. Ama aynı zamanda ana akım tarafından da çok dışlanıyordu. Medya ve politikacılar tarafından birçok olumsuz yorum ve saldırı geliyordu. Ödüller, kendi hip-hop tutkumdan, bu yetenekleri sergileme arzumdan, bu inanılmaz sanatçılardan, yapımcılardan, söz yazarlarından, müzisyenlerden ve dansçılardan, yani hip-hop'ın bir parçası olan tüm bu insanların bir kısmını bir araya getirme arzumdan ortaya çıkan doğal bir fikirdi. Sanırım 1988 gibi erken bir tarihte Grammyler'e rap kategorisi eklenmişti ve hip-hop dünyasında çok eleştirildi bu, çünkü adaylar Tune Loc, Will Smith ve Jazzy Jeff'ti. Böylece ana akım ödül törenleri için bir standart belirlenmiş oldu -- gerçek hip-hop'ı küçümseyen, televizyonda gösterilmeyen bir tören ve şüpheli aday gösterme süreci. Yo! MTV Raps ile ortaklıktan sonra kendi başımıza bir ödül töreni organize etmek için uğraştım ve ilkini 1994'te Paramount Tiyatrosu'nda yaptık. Televizyon yayını yoktu. Tupac oradaydı. Başka bir sürü kişi de vardı.


İnsanlar ödül alma konseptinden heyecan duyuyorlar ve rap çok rekabetçi bir alan; bu açıdan Yo! MTV Raps'te ortam nasıldı -- insanlar bunlar üzerinde tartışıyor muydu? 

Mays: Birincisi ve en önemlisi, özgün olan bir şeyin heyecanıydı. Olay büyüdükçe, 1994'teki ilk büyük tören gibi, ardından tabii ki adaylar ve kimin hangi ödülü alması gerektiği tartışmaları ortaya çıktı. Zamanla daha resmî bir süreç hâline geldi. İlk birkaç yıl, adaylıkları belirlemek için The Source ekibi vardı, bazı oylamaları sektördeki farklı kişilerle birlikte yaptık. Tam anlamıyla hakiki bir işti. Daha önce hiç yapılmamıştı.


Oy pusulaları kimdeydi?

Mays: O zamanlar, radyoda çalışan ya da çalışmayan DJ'ler çok etkiliydi. Aile şirketi perakendecileri de o günlerde çok etkili oldular, çünkü halkın içinde çok ön plandaydılar. Yani perakendeciler ve DJ'ler. Böyle olmuştur. 


O erken aşamada bile, film stüdyolarının Oscarlar'da yaptığı gibi, şirketler adaylık için yarışıyor muydu?

Mays: Kesinlikle ciddiye alınıyordu ve insanlar bunun bir parçası olmak istediler. Şirketler destekledi. The Source yeterince etki yaratmıştı. Bu da şirketleri, sanatçıları, menajerleri ve herkesi daha değerli kıldı. 1995 Source Ödülleri'ni açan The Death Row performansındaki sahne için Suge Knight 100 bin dolardan fazla para harcamıştı. Bu da insanların bu törene ne kadar bağlılık gösterdiğini ve neyi başardığımızı gösteriyor. 


94'te güvenlik endişeleri söz konusu muydu?

Mays: Sigorta yaptırmamız gerektiğini biliyordum ama bunun büyük bir sorun olduğunu hatırlamıyorum. O tür bir mekanı güvenli tutabilirdik. Para konuşur! Düşünmeden söyleyeyim, büyük bir etkinlik için böyle bir mekana ne kadar depozito yatırırsınız -- 25-50 bin dolar? Önemli miktarda para karşılığında büyük bir sözleşme imzalıyorsunuz. 




94'te Tupac ve Q-Tip arasında geçenleri anlatsana.

Mays: Hangi görüntüler var bilmiyorum ama, Tupac oradaydı. Yanında da bir sürü adam. Sanırım performansı için endişeliydi ve bir ara kulise gidip teknisyene gidip DAT kasedini ya da hangi şarkıyı söyleyecekse onu verdi. Kasıtlı olduğunu düşünmüyorum; yalnızca endişeli ve heyecanlı olduğunu ve oraya çıkmak istediğini düşünüyorum. Sonra kaset başladı, aynı anda sahneye çıktı ve o anda Q-Tip ile başka birileri bir ödül veriyor ya da kabul ediyordu. Müzik duyuldu, o da yanındakilerle birlikte sahneye fırladı ve şarkıya girdi. Podyumdaki insanlar, W-Tip ve yanındakiler de "Neler oluyor?" dediler. Şaşırdılar ve sanırım biraz da kırıldılar. Zulu Nation da orada Q-Tip'le beraberdi ve sanırım biraz atıştılar. Ama herhangi ciddi bir şey olmadı. 


94 ve 95 arasında Doğı-Batı çekişmesi büyüyordu.

Mays: Yanılmıyorsam Pac'ın vurulmasıyla başladı, gerçek kökeni buydu. Şu ya da bu kişi, sıklıkla bu sebepten suçlanır ama bu şekilde başladı, evet. 

 

Ama 1995 ödüllerinde Tupac hapisteydi. Peki o akşama doğru aklından neler geçiyordu? 

Mays: Suge'un geleceğini biliyordum ve bir sürü insan da orada olacaktı. Puffy ve Biggie de geliyordu. Benim herkesle aram iyiydi, ortada bir sorun olacağına dair de beklenti bulunmuyordu. Pac vurulmuştu ve söylediğiniz gibi hapisteydi. Death Row ile tam olarak bir araya gelmemişti. Dışarıya çıktığında, Suge onun kefaletini ödeyip dışarıya çıkardığında mesele bir sonraki seviyeye geçti, çünkü Pac kiminle kavgaya tutuşmuşsa ya da nerede vurulmuş olursa olsun, olay bir nevi, onu tuzağa düşüren Doğu Yakası'na karşı verilen, Pac'ın da dahil olduğu bir Death Row savaşına dönüştü. Yani Suge oraya çıkıp o sözleri söylediğinde kesinlikle tansiyon yüksekti. Doğrudan söylemişti. Kendisi sahnedeydi, Puffy ve Biggie de ön sırada, sağında oturuyordu. Suge ve adamları, merkez kısmın solunda oturuyordu. Bu Puffy'ye doğrudan yapılmış bir hamleydi ve Puffy'nin yakınları da oradaydı. Daha sonra Snoop çıktı ve o meşhur cümleyi söyledi. Bir yandan ilk organizasyondaki gibiydi ama diğer taraftan da 10 kat daha büyüktü çünkü televizyonda yayınlanıyordu ve daha büyüktü. 



Ödül töreni New York'da düzenlendi. Yaşanan olaylarda şehrin nasıl bir rolü vardı?

Mays: The Source, New York merkezli olmasına rağmen bakış açımızı New York merkezli tutmamaya gayret ettik. Çünkü New Yorklular hip-hop konusunda biraz kibirli. Sonuçta doğduğu yer orası. Ve bu konuda diğer bölgelerin üretimine tepeden bakıyorlardı. O sene ödül töreni New York'ta yapıldı. Tüm sanatçılar ve tüm şirketler geliyordu ama halka binlerce bilet satmıştık ve bu insanlar New York'tandı. Yani kalabalığın büyük çoğunluğu New York civarından kişilerdi. 


Bad Boy performansı esnasında Diddy şöyle bir demişti: "Doğu'da doğdum ve Doğu'da öleceğim." Burada Suge'a mı yanıt veriyordu?  

Mays: Evet, kesinlikle. Sonradan sahne aldılar. Herkes sakinleşmişti. Gerilim vardı ama kimse birbirine vurmamıştı ve herkes işine bakıyordu. Ama bir saat falan sonra, onların sahne sırası gelince, sanırım yapmak istediği şeye karar vermişti. O anda New York'taydı ve sanırım haysiyetini kurtarmak adına bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. Ama ben bunun, akşamın erken saatlerinde söylenenlere doğrudan bir cevap olduğuna inanıyorum.  




Snoop çıkıp o sözleri söylediğinde, ortamdaki atmosfer nasıldı? 

Mays: İki türlüsü de vardı. Snoop çok tutkulu ve gösterişli bir çıkış yapsa da, bunun kalabalıktan gelen enerjiye karşı verilen bir reaksiyon olduğunu düşünüyorum. İnsanlar yuhalıyor, kötü şeyler söylüyorlardı. Ne hissediyorsa onu söyledi. Orası Grammy ödülleri değildi. O adamlar için bu törenin bir parçası olmak, bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi gibi bir şeydi. Tüm gördükleriniz, o andaki duygular gerçekti. Orijinallik budur -- The Source'un da bir dergi olarak, ödül töreniyle ve diğer unsurlarla temsil ettiği şey buydu. Bu samimiyeti şimdi başka yerde bulamazsın. BET Ödülleri'nde veya başka bir yerde göremezsin.




Ödül kazandıkları açıklandığında OutKast yuhalanmıştı. Bugünkü konumlarına bakınca inanması çok zor.

Ray Benzino: Andre 3000 ödülü kabul etti ve çok ciddi bir şekilde kalabalığa "Güney'in de söyleyecekleri var" dedi. N.W.A'in çok büyük olmasına ve Los Angeles'tan başlayan o akıma karşın, New York oraların şarkılarını pek çalmazdı. Yani Source Ödülleri'nin New York'a hip-hop'ın, ülkenin diğer bölgelerinde de canlı olduğunu ve kaliteli icra edildiğini tanıttığını düşünüyorum. 


O zamanlar sen aynı zamanda bir rapçiydin de. Puff veya Suge'u şahsen tanıyor muydun, onlarla ilgili fikrin neydi?

Benzino: Yok, tanımazdım. O dönemde daha Biggie'yle bile tanışmamıştım; Suge'la da henüz tanışmamıştım. Pac'ın tüm ekibi Jersey'dendi. E. D. I. Mean ve başka bazı Batı Yakası'ndan kişiler de Jersey'lilerle takılırdı. Kardeşi de tabii. Pac, New York'la iyi geçinirdi. Özellikle Juice filminden sonra. Ve New York da onu benimsemişti. Ama Dave haklı: Pac vurulduktan sonra Suge kollarını açtı ve onu kurtardı, sonra da Pac şöyle dedi: "Bir dakika, ben Death Row'a bağlıyım ve Death Row da Batı Yakası'nda." Çok para harcamışlardı çünkü New York'a Death Row'un gerçekten kim olduğunu göstermek istiyorlardı. Herkes ciddiyetini takınmalıydı. Snoop bile. Belki Suge, New York rap'i için farklı yöntemlere sahip biriydi ama Snoop'un New York'lu rapçiler tarafından saygı gördüğünü ve takdir edildiğini söyleyebilirdiniz çünkü hepsi onu dinleyerek büyümüştü. Bu yüzden New York'a kim olduklarını gösterme konusunda heyecanlıydılar. 


Ödül töreninin ardından, bu işin patlayıp Doğu Yakası-Batı Yakası kavgasına dönüşeceğini hiç düşündünüz mü?

Benzino: Suge o sözleri söyledikten sonra bunun devam edeceğini anlamıştım. O kadar ileri gideceğini bilemezdim ama sonunda Suge ve Puff'ın birbirine sarıldığını görmediniz. Seyirciler arasında Suge'la birlikte gelen 100'den fazla kişi vardı. Hepsi Los Angeles'tan gelen belalı adamlar. O zamana kadar New York'un çete olayını tam olarak kavradığını sanmıyorum. Bloods ve Crips gelmiş, New York City'de yan yana oturuyor -- sanırım ilk kez gerçekleşiyordu bu.  




Bir yıl sonra Tupac ölmüştü. Aylar sonra da Biggie vefat etti. O noktadan sonra Source Ödülleri nasıl değişti?

Mays: 95'teki törenden bir şey kazandığımızı sanmıyorum. Televizyonda yayınlanması için çok para harcadık ve bu da personelin ayrılmasından hemen sonraydı. Şirketi yeniden yapılandırıyor ve inşa ediyordum. Bunun da bir parçası olduğunu düşünüyorum. O yıllar, Tupac ve Biggie'nin ölümleriyle birlikte çok çalkantılı yıllardı ve bu olaylar biraz etkilemiş olabilir.  


Medyanın bugünkü durumuna bakıldığında The Source, bu farklı etkinlik deneyimleri ve marka uzantılarıyla --ödül törenleri, radyo programları, TV şovları, dergi, haftasonu tartışmaları-- zamanının çok ilerisinde görünüyordu. Hak ettiğiniz övgüyü aldığınızı düşünüyor musunuz?

Benzino: Asla. Bir bok görmedik. Bunun için hakkımız verilmedi ve insanlar bunu dile getirmese de, zihinlerinin bir yerinde bu ödül olayını bizim başlattığımızı biliyorlar. Stephen Hill biliyor. BET biliyor. Fikri biz verdik. Kimse sokaklardan gelen bu adamları kutlamak ve onurlandırmak için ödül vermiordu. Bunu biz yaptık. 


(Orijinali için şuradan. Konuyla alakası olmayan birkaç soruyu kırptım.)

Yorumlar