Başından beri hip-hop şarkı sözleri ve kültürü, kelimenin her anlamıyla --fiziksel, duygusal, içgüdüsel, özlemsel ve varoluşsal olarak-- ev ile iç içe geçmiştir.
Alan kodu bir kimlik halne gelir. Megan Thee Stallion, 'Last Week in H Tx'in nakaratında "7-1-3, 2-8-1, 8-3-2," diye bağırıyor. Dr. Dre, Snoop Dogg'la birlikte 1999'da çıkardığı 'Still D.R.E.' isimli hitinde, "Hâlâ sokakları seviyorum, 2-1-3'ü destekliyorum," diyerek övünür.
Şehir, yaşayan bir varlığa, bir koruyucuya dönüşür. Kanye West, 'Homecoming'de, memleketi Chicago için, "3 yaşındayken bir kızla tanıştım/Ve en çok sevdiğim şey, onun çok büyük bir yüreğe sahip olmasıydı," diyor. Jay-Z de, 'Hello Brooklyn 2.0' ile kendi ilçesine saygı duruşunda bulunuyor: "Bir anne gibi beni doğurdun / Brooklyn bana göz-kulak oldun."
Atlanta'da yaşayan rapçi ve aktivist Killer Mike, bir röportajında, "Hip-hop sanatçıları için evin önemi var çünkü kendi bakış açınızın, mahallenizin, halkınızın, şehrinizin temsil edilmesini istiyorsunuz," diyor. "Ve bunu, hak ettiğini düşündüğünüz bir övünme ve gururla yapmak istiyorsunuz."
Hip-hop, 50 yıl önce Bronx'taki bir apartmanda başladığından bu yana müzik endüstrisini, modayı, politikayı, dili ve daha fazlasını dönüştürdü. Gösterişli arabalar ve pahalı saatler göze batıyor olabilir ama her zaman eve geri dönülüyor.
EĞLENCE ODASI
Disko müziği, yeraltı gece hayatından şık gece kulüplerine doğru yükselirken, hip-hop da New York'un düşük gelirli, işçi sınıfı mahallelerinde yaşayan gençlerin erişebileceği alanlarda başladı.
Bronx'ta mütevazı bir apartman olan 1520 Sedgwick Avenue'de, DJ Kool Herc, 11 Ağustos 1973'te, birinci kattaki eğlence odasında düzenlenen bir partide bir şeyler çaldı. Herc o sırada henüz 18 yaşındaydı ve etkinliği, kızkardeşi Cindy Campbell, okul için yeni kıyafetler almak üzere para toplamak amacıyla düzenlemişti. Ancak o saatler, hip-hop'ın doğduğu gece olarak bilinecekti.
Herc, 2007 yılında The Times'a, "Hepsi buradan çıktı," dedi. "Bu binadan. Buna saygı duyulmalı."
East Flatbush'ta geçen çocukluğu boyunca, apartmandan duyulan sesler, MC Lyte'ın erken dönem müzikal içgüdülerini şekillendirdi. Binanın sahibi olan aile, reggae çalıyordu ve bu da çalışmalarını etkiledi. Zamanla, doğduğu ilçeyi onurlandırmak için birçok şarkı yaptı. "Aslında, 'Brooklyn' adında o kadar çok şarkım var ki, ben bile sayısını bilmiyorum."
ŞEHRİNİN ADINI DUYURMAK
1980'lere gelindiğinde, şarkı sözlerinde memleketi --bir şehri, bir ilçeyi, bazen de bir sokağı-- anlatma paradigması yaygınlaşmaya başlamıştı. 1986 yılında, her ikisi de 20'li yaşlarında olan MC Shan ve Marley Marl, büyüdükleri Queensbridge Toplu Konutları'na bir övgü olan 'The Bridge'i yayınladı. Parçada isimleri geçen Roxanne Shante ve Dimples D de dahil olmak üzere, Queensbridge'den başka önemli hip-hop sanatçıları da çıktı. Nakaratta, "The Bridge, Queensbridge," diye tekrarlanıyor. Özellikle bir mısra, Bronx'lu bir grup olan Boogie Down Productions'ın dikkatini çekti: "Hikayeyi tekrar tekrar dinlemeyi seviyorsunuz / Her şeyin nasıl başladığına dair / İşte tam karşınızda / Oturun ve bir süre o yerin adını dinleyin."
Bu, hip-hop'ın kökeni konusunda, ilçeler arasında bir savaş başlatacaktı.
Boogie Down Productions da buna karşılık olarak, 'South Bronx' adlı marşlarını yayınladı: "Sence hip-hop, Queensbridge'de mi başladı? / Bronx'ta bunu söylersen hayatını kaybedersin, çünkü içeridesin." Nakaratta da, "South Bronx, South-South Bronx," diye devam ediyordu.
Şarkı sadece iki saatte kaydedilmişti -- stüdyonun saatlik ücreti 25 dolardı ve grubun üyesi olan KRS-One, 2003 tarihli 'Beef' isimli belgeselde, o dönem için bunun çok pahalı olduğunu söylüyor. 'South Bronx', kaydedildiği kadar hızlı biçimde hit oldu. KRS-One yine aynı belgeselde, "Kendimi, Bronx'u temsil ederken buldum," diyor. "Bronx tekrar canlanmıştı."
'Rap Sessions' isimli konferans serisinin kurucusu ve 'The Hip-Hop Generation' kitabının yazarı Bakari Kitwana, bu savaşın, "nereden geldiğinizi haykırma geleneğini başlattığını" söyledi. Hip-hop, New York'un ötesine yayılmaya başladıkça, şehrinizi hip-hop aleminde duyuran ilk kişi olmak, neredeyse bir yarış haline geldi."
Belki de hiçbir rekabet, 1990'lardaki Doğu Yakası ile Batı Yakası arasındaki rekabet kadar yoğun değildi; Notorious B.I.G. ve Tupac, bu rekabetin talihsiz tarafını oluşturuyordu.
'Tell Me When to Go' ve 'Yay Area' gibi, E-40'ın 2000'lerde Bay Area'yı daha da havalı gösterdiği şarkılarla haritacılık, batıya doğru devam etti. 56 yaşındaki E-40, "Şehrimizin adını duyurmaktan ben sorumluydum -- 'eğer', 've' veya 'ama'sı yoktu," diyor. "Bay Area'nın hiçbir zaman parlayamadığını hep fark etmişimdir. Eğer hakkı verilmiyorsa, daha sıkı temsil edersiniz."
Harita, kıyı şeridinde kalmadı. 2002 yılında, başrolünü Eminem'in üstlendiği ve kendi başından geçen bazı olaylara dayanan '8 Mile' filminin gösterime girmesi, Detroit'e ulusal çapta dikkat edilmesini sağladı. Chicago Tribune gazetesinin o dönemden bir haberine göre, çoğunluğu siyahlardan oluşan kenti beyaz banliyölerden ayıran 8 Mile yolu, bir anda "Amerika'nın en ünlü yolu" haline geldi. Çağdaş sanatçılarda, müziklerinde evlerini merkeze almanın, toplumları üzerinde yaratabileceği etkiyi fark ettiler.
Katrina Kasırgası, 2005 yılında New Orleans'ı vurduğunda, R&B sanatçısı Ambre sadece 9 yaşındaydı. Lil Wayne'in, Başkan George W. Bush'un felakete verdiği tepkiyi eleştirdiği 'Georgia... Bush' şarkısını duymanın, kendisine umut verdiğini söylüyor: "Wayne'in bunu yayınlaması, 'Pekala, belki hükümet bize yardım etmek için orada değil ama ben sizin için buradayım, ben hâlâ New Orleans'lıyım' der gibiydi."
Bangladeşli bir rapçi ve göçmen olan Anik Khan, şarkı sözleriyle, Queens'te yetiştiği döneme özgü ev hayatından kesitleri belgeliyor. 'Tides'ta, "27 yaşındayım ama hâlâ ranzada yatıyorum," diyor. Queens'e yazılmış bir aşk mektubu olan 'The Borough'da ise şöyle diyor: "Yeğenim yaramazlık yapıyor, annem mutfakta / Muhtemelen tek oğlu için yemek pişiriyor; bilirsiniz, körili tavuk."
Yorumlar